LCA (Yaşam süreci
değerlendirmesi) bir ürünün kullanım ömrü boyunca çevresel etkilerinin
ölçülmesinde kullanılmaktadır. LCA ürünün yaşam ömründe kaynakların elde
edilmesinde başlayarak, üretime, kullanmaya, geri dönüşüme ve atıkların
imhasına kadar olan süreci dikkate alır. LCA araştırmaları diğerlerini
yaratmadan çevresel sorunların engellenmesini amaçlar. LCA’nın şartları ISO
14040:2006 ve ISO 14044-2006’dır. LCA çalışmaları çeşitli amaçlarla kullanılan
ürün veya sistemlerin çevresel etkilerinin karşılaştırılmasında da
kullanılmaktadır. Örneğin inşaat mühendisliği projelerinin tasarımında iki
değişik çözüm karşılaştırılarak çevresel etkisi daha az olan proje seçilebilir
22 Ocak 2015 Perşembe
Yaşam Süreci Değerlendirmesi
Etiketler:
geosentetikler
,
geoteknik makaleleri
,
makaleler
,
sürdürülebilirlik
21 Ocak 2015 Çarşamba
Karbon Ayakizi
Karbon ayakizi Birleşik Krallık Karbon Güvenliği (UK
Carbon Trust) tarafından kişiler, organizasyonlar, olaylar ve ürünler yüzünden
dolaylı veya doğrudan oluşan Karbon Salınım Emisyonlarının ölçümü için
tanımlanmıştır.
Ayakizi, Karbon Salınımı Emisyonları Kyoto Protokolü’nde
altı madde olarak dikkate alınmaktadır: karbondioksit (CO2), metan
(CH4), Nitrojenoksit (N2O), hidroflorkarbonlar (HFCs),
perflorkarbonlar (PFCs), ve sülfürhekzaflorüd (SF6).
Birleşik Krallık’ta karbon ayakizi ton/karbondioksit
eşitliği ile ölçülür. Ton/Karbondioksit değişik karbon gazı salınımlarının karşılaştırılmasına
olanak sağlamaktadır. Bu birim bahsedilen 6 değişik gazın 100 yıllık ısıtma
potansiyeli ile çarpılması ile elde edilir.
Birleşik Krallık
iki tip karbon ayakizi tanımlamaktadır:
1. Organizasyonel karbon ayakizi; bir organizasyonun binalarının, endüstri
komplekslerinin ve şirket araçlarının aktivitelerinden kaynaklanan emisyonlar.
2. Tüm kullanım ömrü ve üretimi boyunca bir ürünün yeniden kullanımı, geri
dönüşümü veya imhası esnasında ortaya çıkan emisyonlar.
Lakin bu aynı zamanda inşaat
mühendisliği yapısında ele alınabilir ve geosentetiklerin kullanıldığı
sürdürülebilir kalkınma özellikleri ile geosentetiklerin kullanılmadığı
konvansiyonel olmayan çözümlerin karşılaştırılmasında kullanılabilir.
Alternatif tasarımların ve inşaat tekniklerinin karbon ayakizi üzerindeki
etkisinin anlaşılması inşaat mühendisliğinde geosentetiklerin avantaj sağlayıp
sağlamayacağının kontrol edilmesini sağlayabilir.
Alternatif tasarımın karbon ayakizinin
ve inşaat tekniğinin potansiyelini anlamak için çeşitli yöntemler vardır.
UK’de WRAP tarafından geosistemlerin
(kompozit çalışma sistemleri veya geosentetik içerenlerin) daha geleneksel olan
ve betonarme – çelik kullanılan sistemlere göre faydalı olup olmadığı
araştırıldı. Çalışmanın amacı geosistem-tabanlı çözümlerin geleneksel
tasarımlardan daha az karbon salınımına sebep olup olmadığının incelenmesi için
yapıldı. Bünyesel karbon ( veya karbondioksit) inşaat mühendisliği
uygulamalarında kullanılan malzemelerin taşınması ve üretiminden kaynaklanan
kümülatif enerjinin ve karbon emisyonlarının ölçüsüdür. Betonda bulunan
bünyesel karbon mesela; çimento ve agrega bileşenlerinin betonla
gerçekleştirdiği özümleme, işleme ve ulaştırma işlemleri ile araziye
ulaştırılmasından kaynaklanmaktadır.
WRAP araştırması çeşitli inşaat
mühendisliği projeleri için geleneksel yöntemlerle üretilen ve geosentetiklerin
kullanıldığı projeleri karşılaştırmaktadır. WRAP raporunda verilen örnekler
Tablo 1’de anlatılmaktadır.
Tablo 1
TANIMLAR
|
CO2
azalımı
|
|||
Atık
|
Dolgu
|
Yapı
|
Toplam
|
|
1.Çevresel
set
Orijinal
tasarım: Taş getirilmesi ve ağırlık sepeti sistemi
Geosentetik
tasarım: Saha zemininde güçlendirilmiş zemin kullanımı
|
100%
|
67%
|
96%
|
87%
|
2.Yol
set
Orijinal
tasarım: Ayakizini azaltmak için taş getirilmesi
Geosentetik
tasarım: Saha zemininde güçlendirilmiş zemin kullanımı
|
58%
|
36%
|
Artış
|
31%
|
Ürünlerin karbon ayakizi BSI-Karbon
Güvenliği- Gıda ve Çevre Departmanı tarafından hazırlanan PAS 2050 (Ref 4)
metodu ile hesaplanmıştır.
PAS 2050 karbon ayakizi hesaplamasında
temel teşkil etmektedir. Metodoloji ile üretim, modifikasyon, ulaştırma,
depolama, kullanma, servis etme, geri dönüşüm veya imha süreçleri için
emisyonları hesaplamaktadır.
Ölçümler tedarik zincirinin temel
kaynaklarının tanımlanmasını, emisyon azalımı ve düşük karbonlu ürünlerin
geliştirilmesi için kullanılmaktadır. Ölçümler aynı zamanda inşaat mühendisliği
uygulamalarında geosentetik malzemelerin kullanıldığı veya kullanılmadığı
durumların karşılaştırılmasını sağlamaktadır.
Etiketler:
geosentetik
,
geosentetikler
,
geoteknik makaleleri
,
makaleler
,
sürdürülebilirlik
20 Ocak 2015 Salı
Avrupa Birliği Karbon Salınımı Politikaları
Avrupa Birliği Karbon Salınımı Politikaları
Kyoto Protokolü’nü 1997’de imzalayan 15 AB üyesi 2012’ye
kadar karbon salınımını 1990’daki seviyeden %8 azaltmayı kabul etti. AB ek protokollerle
daha sonra bu oranı %13’e kadar çıkarmayı planladı. 2020 hedeflerini
belirlediler:
·
%20 daha az karbon
salınımı (1990 seviyesine göre)
·
%20’ye çıkmış
yenilenebilir enerji oranı
·
%20 daha az enerji
tüketimi
Etiketler:
geosentetik
,
geosentetikler
,
geoteknik makaleleri
,
makaleler
,
sürdürülebilirlik
19 Ocak 2015 Pazartesi
Geoteknik ve Sürdürülebilirlik
Son 20 yılda mevcut kalkınma modelinin sürdürülemez
olduğu anlaşılmıştır. Bir başka deyişle olanaklarımızın ötesinde yaşamaktayız.
Sürdürülebilir kalkınmanın amacı gelecek nesillerin yaşam
kalitesini etkilemeden; bütün dünya insanlarının temel ihtiyaçlarının
karşılanmasını ve daha iyi bir yaşam kalitesi elde etmektir. Birleşik Krallık
hükümeti çalışmalarını dört alana odaklamaktadır:
·
İklim değişimi ve
enerji
·
Doğal kaynakların
korunması ve çevre iyileştirmesi
·
Sürdürülebilir
tüketim ve üretim
·
Sürdürülebilir
topluluklar
Daha sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması yaşanmakta
olan iklim değişiminin derecesini belirleyecektir. İklim değişimi geçmişte uygulanan karbon
salınım emisyonları yüzünden kaçınılmaz olsada; iklim değişiminin çevre, ekonomi
ve toplum üzerindeki etkilerini değiştirmek için gelecekte karbon salınım
emisyonlarının düşürülmesi gerekmektedir.
Etiketler:
geosentetikler
,
geoteknik makaleleri
,
makaleler
,
sürdürülebilirlik
18 Ocak 2015 Pazar
Geoteknik Mühendisliği ve Sürdürülebilirlik
Hemen hemen tüm projelerde olduğu gibi sürdürülebilir kalkınma
için geoteknik mühendisliğinde de proje hedeflerini gerçekleştirme ile
sürdürülebilirliği sağlamada görüş ayrılıkları vardır. Minimum çevresel etki ve
yüksek katma değerin ( ekonomik ve sosyal ) hedeflendiği bir çağda, tüm
mühendisler sürdürülebilir gelişmeye özellikle dikkat etmelidirler. Bununla
birlikte geoteknik mühendisliği sürdürülebilirlik referanslarının şekillenmesi
ve sağlanmasında kritik role sahip olmasından dolayı geoteknik uygulamalar
maksimum kazanç sağlanırken inşaat projesinin etkilerinin azaltılmasını
sağlayabilecektir. Lakin geoteknik dünyasında değişim için hala bir direnç ve
gönülsüzlük mevcuttur. Bu makalede sürdürülebilirliğin geoteknik mühendisliği
açısından önemine değinilmektedir.
Anahtar kelimeler: Sürdürülebilirlik, geoteknik, geoteknik
mühendisliği, çevre.
GEOTEKNİK MÜHENDİSLİĞİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK NEDEN ÖNEMLİDİR?
GEOTEKNİK MÜHENDİSLİĞİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK NEDEN ÖNEMLİDİR?
İnşaat mühendisliği uygulamaları hem kaynak hem yakıt tüketimine
yol açmaktadır. İnşaat sanayii her yıl küresel enerji kaynaklarının ve
kum,çakıl ve taş kaynaklarının %40’ını tüketmektedir (Dixit ve diğ., 2010) .
İnşaat faaliyetleri iklim değişimine, ozon hasarına, toprak erozyonu ile hava
ve su kirlililiğine yol açmaktadır (Kibert 2008). Geoteknik inşaat projeleri
sadece yukarıda değinilenleri etkilemekle kalmayıp aynı yüzlerce yılda
şekillenen yeryüzü tabakalarında değişimler ile toplumların sosyal ve etik
değerlerini de etkilemektedir. Bundan dolayı geoteknik uygulamalar
sürdürülebilir gelişmenin sağlanması açısından sosyal, çevresel ve ekonomik
faktörler ile ilişkilidir.
Sürdürülebilir gelişme mevcut ve gelecek kuşakların yaşam
kalitesini geliştirmeyi amaçlamaktadır. En çok kullanılan sürdürülebilirlik
tanımlamasına göre (Brutland Raporu, 1987); sürdürülebilir gelişme insanların
potansiyellerinin farkına varmalarına ve yaşam kalitelerini arttırmalarına eş
zamanlı olarak dünyanın yaşam destek sistemlerinin korunması, arttırılmasıdır.
Sürdürülebilir gelişmeyi tanımlamanın bir diğer yolu da ekonomi, çevre ve
insanların olduğu bir üçlüdür.
Son elli yılda sürdürülebilir gelişmeyi sağlamak için yeni
çözümler geliştirilmeye çalışılmıştır. Birleşmiş Milletler Çevre ve Gelişme
(UNCED) Konferansı’nda ( Rio d Janeiro, 1992) 179 devlet Agenda 21’i
imzalamıştır. Bu tarihten sonra sürdürülebilir gelişme pek çok ülkeyi kapsayan
politik bir hedefe dönüşmüştür.
Günümüz toplumunun karşılaştığı zorluklar oldukça karmaşıktır ve
sürdürülebilir gelişmenin dikkate alınmamasının pek çok neticesi vardır.
Sürdürülebilir gelişmede karşılaşılan zorluklara dikkat çekmek için toplumun
bütün kesimlerini kapsayan küresel ve yerel angajmanlara ihtiyaç vardır. Mesela
inşaat mühendisleri toplumda altyapı, ulaşım ve binalardan sorumlu oldukları
için kilit bir role sahiplerdir. Faaliyetlerinde sürdürülebilir gelişmeyi
dikkate almaları olumlu sonuçlara yol açarak yol gösterici olabilir.
Geoteknik mühendisleri, doğrudan inşaat mühendisliği ile
bağlantılı olarak sürdürülebilir gelişmede önemli bir rol oynayabilirler.
Geoteknik mühendisliği projelerin ilk safhalarından itibaren çevresel etkileri
azaltarak ve sosyoekonomik değerler yaratarak sürdürülebilirlik açısından büyük
bir potansiyele sahiptir. Geoteknik mühendisliğinin sürdürülebilir gelişmeyi
nerede ve nasıl etkileyebileceğini anlamak önemlidir.
Geoteknik mühendisliği inşaat sanayii’nin önemli bir kısmı olmasından
dolayı sürdürülebilir gelişmede büyük etkiler sağlayabilecek bir potansiyele
sahiptir. Geoteknik işleri büyük miktarda enerji kullanarak büyük miktarda
zeminin yer değiştirmesinden ile dikkate değer miktarda doğal kaynak ve insan
gücü kullanımından sorumludur (Jefferis;2005). Geoteknik mühendisleri ulaşım, altyapı ve bina
projeleri için yeryüzünün değiştirilmesinden ve yer seçiminden sorumlu
olmalarından dolayı; tabii çevre ve su kaynakları üzerinde büyük bir etkiye
sahiplerdir. Geoteknik mühendisliğinde sürdürülebilirliğe dikkat çekmek
inşaatlarda sürdürülebilirliği sağlamak için ana koşuldur. İnşaat zincirinde
ilk halka olmasından dolayı geoteknik mühendisliği inşaat kaynaklı zararlı etkilerin
azaltılmasında ve çevresel etkilerin azaltılmasında büyük bir potansiyele
sahiptir.
Geoteknik ve Geosentetiklerin Kullanımı İle Karbon Ayakizi Azalımı Örnekleri
Son yıllarda inşaat mühendisliği
projelerinde geosentetiklerin kullanılmasının karbon ayakizini azaltması
hakkında yayınlanan makaleler artmıştır.
WRAP raporlarından altı durum geçmişi geoteknik mühendisliği projelerinde CO2 salınımının azaltılmasının hesaplamalarını
göstermektedir. Örnek durumlar tablo 1 a ve 1b de görülmektedir.
Tablo 1
TANIMLAR
|
CO2
azalımı
|
|||
Atık
|
Dolgu
|
Yapı
|
Toplam
|
|
1.Çevresel
set
Orijinal
tasarım: Taş getirilmesi ve ağırlık sepeti sistemi
Geosentetik
tasarım: Saha zemininde güçlendirilmiş zemin kullanımı
|
100%
|
67%
|
96%
|
87%
|
2.Yol
set
Orijinal
tasarım: Ayakizini azaltmak için taş getirilmesi
Geosentetik
tasarım: Saha zemininde güçlendirilmiş zemin kullanımı
|
58%
|
36%
|
Artış
|
31%
|
Setler ve toprak dolgular
WRAP durum geçmişinde ilk örnekte (Tablo 1)
atıklarda bünyesel CO2 %100 azaltılmıştır. Bu kötü zeminlerin sahadan
uzaklaştırılmak yerine zeminin geosentetik malzemelerle birlikte yeniden
kullanılması (genelde dolgularda) ile sağlanmaktadır.
Orijinal tasarımda zeminin sahadan
uzaklaştırılmasına ek olarak granüler dolgu için ham agrega da getirilmesi
gerekmekteydi. Geosentetik çözüm saha dolgusunun kireçle sahada modifiye
edilmesi ile bünyesel karbondioksitin % 67 azalmasını sağladı.
Bu durum geçmişinde, yapısal bileşen orijinal kum
sepetinden geosentetik donatıya dönüştürüldü ve bu da bünyesel karbondioksitin
%96 azalmasını sağladı. İncelenen tüm altı durum geçmişi içinde en büyük
karbondioksit azalımı %87 ile bu durum için gözlemlendi.
İkinci WRAP durum geçmişi (Tablo.1’de 2)’ da
görülmektedir. Orijinal tasarımda köşeli kırmataş toprak dolgu için
kullanılacaktı ve killi malzemenin sahadan uzaklaştırılması gerekmekteydi.
Revize edilmiş tasarımda sahada bulunan killi zeminin geogrid donatı eklenerek
dolgularda kullanılması sağlandı. Bu projede kazı miktarının çokluğu nedeniyle
atık malzemelerde yalnızca %58 karbondioksit azalımı sağlanabildi.
Geosentetik malzemelerin dolgularda kullanılması
bünyesel karbondioksitte artmaya neden oldu çünkü orijinal dolgu tasarımında
böyle bir malzeme dikkate alınmamıştı. Lakin geogrid donatı ve yeniden
kullanılan kilin sayesinde bünyesel karbondioksit %31 azaldı.
Duvarlar
Sıradaki iki WRAP durum geçmişi (Tablo 2’de 3 ve 4)
güçlendirilmiş betonarme duvarların ikiside geosentetikler ile güçlendirilmiş
ızgara duvar ve modüler blok duvar ile değiştirilmesi ile elde edilmiştir.
Tablo 2
TANIMLAR
|
CO2
azalımı
|
|||
Atık
|
Dolgu
|
Yapı
|
Toplam
|
|
3.İstinat
duvarı
Orijinal
tasarım: Betonarme istinat duvarı
Geosentetik
tasarım: Izgara dayanma duvarı
|
73%
|
73%
|
70%
|
70%
|
4.İstinat
duvarı
Orijinal
tasarım: Betonarme istinat duvarı
Geosentetik
tasarım:
Modüler
blok duvar
|
100%
|
100%
|
81%
|
85%
|
5.İstinat
duvarı
Orijinal
tasarım: Palplanş duvar
Geosentetik
tasarım:
Çelik şerit donatılı zemin
|
-
|
-
|
84%
|
84%
|
6.İstinat
duvarı
Orijinal
tasarım: Boşluklu beton blok drenaj
Geosentetik
tasarım:
Geokompozit drenaj
|
-
|
Artıl
|
82%
|
73%
|
Birinci
durumda (3) atıkların sahadan uzaklaştırılması ve uygun dolgu malzemesinin
getirilmesi ile %73 CO2 azalımı
sağlanmıştır. Ek olarak geleneksel güçlendirilmiş betonarme duvar yerine
geosentetikle güçlendirilmiş ızgara duvar kullanımı ile bünyesel CO2 bu
projede %70 azalmıştır.
İkinci durumda (4), modüler blok duvar kullanımı ile %100 bünyeselem CO2 azalımı
sağlanmıştır. Çünkü bu tasarımda orijinal tasarımdan farklı olarak atık ürün
uzaklaştırılması ve dolgu malzemesi getirilmesi gerekmemektedir.
Bu durum orijinal dolgu malzemesinin kullanışsız olduğunun ve yüksek
dereceli dolgu malzemesinin getirilmesi gerektiğinin varsayılmasından
kaynaklanmaktaydı. Geogrid donatıların ve modüler blok kaplamaların getirilmesi
gerekmekteydi. Orijinal tasarımdan
farklı olarak çelik donatı ve betonarme yerine
geogrid donatı ve modüler blok kaplamaların kullanılması bünyesel CO2 81% azalmaya, ve
toplam CO2 azalımının da
of 85% olmasını sağlamıştır.
Beşinci durumda (5) palplanş istinat duvarının, yerinde döküm çelik şerit donatılı betonarme paneller ile
değiştirilmesinin sonuçları görülmektedir. Bu durumda iki tasarımda da atık
veya getirilen dolgu malzemesinde bir azalma görülmemektedir çünkü her iki
tasarımda da aynı büyüklükler söz konusudur. Lakin revize edilmiş tasarımda
yapısal bileşenlerde %84 CO2 azalımı gerçekleşmiştir.
Son WRAP durum geçmişi (6) 4m yüksekliğinde
betonarme donatılı istinat duvarının sonuçlarını göstermektedir. Orijinal tasarımda
boşluklu betonarme malzeme kullanılarak drenaj sağlanmıştır. Revize edilmiş
tasarımda bu geokompozit ile sağlanmıştır. Geokompozit betonarme bloklardan
daha ince olduğu için, kalınlık farkını gidermek için bir miktar dolgu
kullanılması gerekmiştir ve buda bünyesel CO2 de artışa neden
olmuştur. Lakin beton drenaj bloklarının geokompozit drenaj sistemi ile
değiştirilmesi ile %73 bünyesel CO2 azalımı sağlanmıştır. Üstelik bu
geokompozit drenaj malzemesinin İngiltere’ye Almanya’dan ithal edilmesine
rağmen sağlanmıştır.
İnşaat mühendisliği projelerinde
konvansiyonel teknikler ile geosentetiklerin karşılaştırılması için bir teknik
de Heerten tarafından kullanılmıştır (Reference 8). Heerten biriken enerji
talebini (CED) ve CO2 emisyonlarını hem geleneksel betonarme
donatılı istinat duvarı ve geosentetik donatılı istinat duvarları için
hesaplamıştır.
Geogrid donatılı yol dolgularının inşaatlarda kullanılması %40
daha fazla zemin kazılımını gerektirse de , geosentetik çözümde getirilen ve yer
değiştirilen dolgu malzemesi CED’de %70 ve CO2 emisyonlarında %82
azalım sağlamıştır.
Bu hesaplamalardan yola çıkarak
WRAP uzun dönemli çevresel faydalarından
dolayı konvansiyonel teknikler yerine geosentetik malzemelerin kullanılmasının
daha uygun olduğunu rapor etmiştir.
Yollar
Heerten tarafından verilen ikinci örnek yol inşaat
tasarımlarında kireç stabilasyonu ile geogrid donatının zeminlerde kullanımını
karşılaştırmaktadır. Zemin altı
stabilizasyonu için çok az geogrid gerekmesinden dolayı kireç kullanımı ile kıyaslandığınd (81%) CED
ve %96 CO2 azalımı
gözlemlenmiştir. Bu da geosentetiklerin kullanılmasının faydalarını gösteren
bir diğer örnektir.
Sonuç:
Geosentetiklerin
kullanılması çok faydalı olabilir.İthal
edilen malzemeler ve atıklardan kaynaklanan masrafların azaltılmasının dışında,
nakliye kolaylığı , gürültü ve hava
kirliği azalımı gibi kısa dönem çevresel etkileri ve sosyoekonomik faydaları
vardır. Ek olarak LCA ‘nın da gösterdiği gibi inşaat mühendisliği projelerinde
geosentetiklerin kullanıldığı tasarım ile bünyesel CO2 azalımı
sağlanabilmektedir.
Etiketler:
geosentetik
,
geosentetikler
,
geoteknik makaleleri
,
makaleler
,
sürdürülebilirlik
Geosentetiklerin Kullanımı İle Sürdürülebilir Kalkınma
İnşaat mühendisliği uygulamalarında çoğunlukla ithal edilen malzemelerin maliyetini düşürmenin getirdiği finansal avantajlar, atık maliyetlerini düşürmek ve genellikle zemin, beton veya çeliğin kullanıldığı geleneksel çözümlere göre daha etkili olmalarından dolayı geosentetikler kullanılır.
Ek olarak çevresel faydaları da vardır. Örneğin geosentetik malzemelerin kullanılması, duvarlarda bulunan doğal malzemelerin performansını dikkate değer oranda arttırabilir. Bununla birlikte diğer çevresel faydalar inşaat mühendisliği projesinin tüm yaşam devri dikkate alınması ile sağlanabilir.
Bu makale de Birleşik Krallık ve geri kalan avrupada geosentetiklerin ve sürdürülebilirliğe olan etkileri değerlendirilmektedir.
İlgili makaleler:
1) Sürdürülebilir Kalkınma
2) Avrupa Birliği Karbon Salınımı Politikaları
3) Karbon ayakizi
4) Geosentetiklerin kullanımı ile karbon ayakizi azalımı örnekleri
5) Sonuçlar
Etiketler:
geosentetik
,
geosentetikler
,
geoteknik
,
geoteknik makaleleri
,
makaleler
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)